Kına, dövme, piercing gibi uygulamalarla insanoğlu yüzyıllardır bedenini süslemeye çalışıyor. Önce esirleri damgalamak için kullanılan bu işlem sonrasında bir kişilik ve statü belirlemesi haline gelmiş. Gündelik hayatın bir parçası olarak dövme tarihsel yolculuğuna günümüzde de devam ediyor. Bugün dövme toplumsal bir belirlemeden çok kişisel bir dışavurum niteliği taşıyor. Ergenlerden film yıldızlarına, evlenecek gelinlerden topluma isyan eden şarkıcılara kadar herkeste rastlamak mümkün.
Tablo Gibi Eserler
Yapılan dövmeleri bazen bir tablodan ayırmak mümkün değil. Dövme ustaları bütün bir sırtı 70 saate varan bir çalışmayla rengarenk yapabiliyorlar. Üstelik yapılanlar basit çiçek böcek çizimleri değil, ünlü filmlerin afişleri bile dövme deseni olabiliyor. Vücudu süsleme sanatı çok eskilere dayandığı için tarifleri de tarih kitaplarından bulup çıkarmak gerek. Eskiler çam ağacı kabuğunu bir tutam korozyonlu tunç ile karıştırıp zaç yağı ekliyor, sonra bu karışıma yeniden sirke ilave edilmiş korozyonlu tunç katıyorlar ve bileşiği bildiğiniz pırasa suyu ile birbirlerine ekliyorlarmış.
O zamanlar mürekkep yerine kullanılan bu karışım derinin altına iğneler yardımıyla akıtılıyormuş. Oldukça karmaşık görünen bu yöntemin yerini günümüzde zararsız boyalar aldı. Geçici dövmelerin yanında bütün bir ömür taşınması planlanan desenler de var. Sevgilisinin adını boydan boya koluna yazdıran delikanlının ayrıldığı zaman o ismi kolundan sildirmek için epeyce uğraşması ve canının yanması gerekiyor.